Ukrayna topraklarında yaşanmakta olan savaşla ilgili olarak,
aşağıdaki saptamaları yapmak mümkündür.
-Ukrayna, bağımsız ve egemen bir devlet ve ülke olarak kendi topraklarının işgal edilmesi girişimine karşı, savaş mağduru konumunda, meşru müdafaa hakkını kullanarak, kendi ülke topraklarını savunmaya çalışmaktadır.
-Daha fazla sivil ve asker can kaybının yaşanmasının önlenmesi için, bir an önce, koşulsuz ve kalıcı ateşkesin sağlanması gerekmektedir.
-Savaşın başlamasından sonra, Nato üyesi devletlerin, asker göndermeyerek, savaşın bir dünya savaşına dönüşmesi ihtimaline karşı önlem almaları, dünyanın bütününe karşı sorumlu bir davranıştır.
-Son günlerde bazı ülkelerin yetkililerinin nükleer silah kullanma tehdidi ve iması içeren davranışları ve beyanları bütün dünya ülkeleri ve insanları için büyük bir risk unsuru oluşturmaktadır.
-En ağır insanlık suçu olarak nitelendirilebilecek, masum insanların öldürülmesi ve yine bir insanlık suçu olan savaş suçunu işleyenlerin, bu suçların faillerinin (fiili şartlar elverdiği ölçüde)cezalandırılması adaletin gereğidir.
-Ancak, bu suçların faillerinin cezalandırılmasından da önemli ve öncelikli olan, bu tür savaşların, masum sivillerin öldürülmesi olaylarının, nükleer silah kullanma olasılıklarının bir daha tekerrür etmeyecek şekilde önlenmesidir.
-Dünyanın içinde bulunduğu şartlarda askeri güçleri, ekonomik ve siyasi güçlerinin bir hayli gerisinde bulunan bazı demokratik ülkelerin, kendi askeri güçlerini, ekonomik ve siyasi güçleriyle dengeli bir duruma getirmeleri, kısa ve orta vadede gerek kendilerinin, gerekse dünyanın güvenliği açısından bir zorunluluktur.
-Bununla beraber, bu tür savaşları, masum sivillerin öldürülmesi olaylarını ve nükleer silahlar gibi kitle imha silahlarının kullanılmasını önleyebilecek asıl köklü ve kalıcı tedbir, dünya genelinde yaptırıma bağlanmış, adil bir hukuk düzeninin kurulmasıdır.
-2.Dünya savaşından bu yana,nükleer silahların kullanılmasını önlemiş olan,askeri, ekonomik ve siyasi güç dengelerinin, bundan sonra bu tür silahların kullanılmasını önleyemeyebileceği, Ukrayna’da yaşanmakta olan son gelişmelerle kanıtlanmıştır.
-Bütün dünya ülkelerini ya da büyük çoğunluğunu kapsayacak, yaptırıma bağlanmış adil bir hukuk düzeninin tesisi en azından kısa ve orta vadede bir hayli zor olduğu için,
kısa vadede özgürlükçü demokrasiye sahip olduğunu iddia eden ülkelerin kendi ülke güvenliklerini, özgürlükçü demokrasilerini korumayı ve geliştirmeyi, nükleer silahların ve kitle imha silahlarının kullanılmasını önlemeyi ve kalıcı dünya barışının gerçekleşmesini hedefleyen bir birlik oluşturmaları, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi açısından faydalı olabilecektir.
-Üye devletlerin aralarında uzlaşarak kuracakları bu birliğin üye devletlerinin , eşit hak, yetki ve sorumluluklara sahip devletler olarak, diğer üye devletlerden, birliğin hukuk düzenince belirlenmiş kendi haklarına saygı gösterilmesini isteme hakkına ve diğer devletlerin aynı şekilde belirlenmiş haklarına saygı gösterme sorumluluğuna sahip olmaları gerekecektir. Birliğin üye devletleri arasında hiçbir üye devletin kendi ülke çıkarlarının, adalet ve eşitlik gibi demokrasinin temel ilke ve değerleri gereğince, birliğin hukuk düzenince belirlenmiş kural ve diğer üye ülkelerin çıkarlarını öncelemesinin mümkün olmaması gerekecektir.
-Birliğe üye, özgürlükçü demokrasiye sahip olduğunu iddia eden devletlerin, öncelikle kendi vatandaşlarının istisnasız hepsinin , B.M ve A.i.H.S. ‘ nde ifade edilmiş, çağdaş ve demokratik anayasalarda yer alan temel hak ve özgürlüklerini, demokratik anayasalar , kuvvetler ayrılığı, laiklik, hukuk devleti,bağımsız yargı gibi kurum ,ilke, değer ve denge ve denetleme mekanizmalarıyla güvence altına almış olmaları gerekecektir.
-Eşit, hak, yetki, görev ve sorumluluklara sahip birlik üyesi devletler arasındaki hak ve sorumluluk ilişkisi aynı şekilde, üye devletlerin vatandaşları için de geçerli olmalıdır. Birlik üyesi devletlerin hepsi, birliğe üye bütün devletlerin vatandaşlarının, birliğe üye devletlerin uzlaşmalarıyla oluşturulmuş olan birlik hukuk düzeninde ifade edilmiş, yaptırıma bağlanarak birlikçe güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerine de eşit saygı göstermekle yükümlü olmalıdırlar.
-Böylece, üye devletlerin özgürlükçü demokrasilerini koruma ve geliştirme hedefine ulaşılması da kolaylaşmış olacak, birlik üyesi devletlerin vatandaşlarının temel hak ve özgürlükleri, hem vatandaşları oldukları devletlerce, hem de birliğin hukuk düzeni tarafından güvence altına alınmış olabilecektir.
-Bu birliğin bir amacı da, dünyadaki mevcut kutuplaşma eğilimini hızlandırıcı bir blok oluşturmak yerine, kalıcı dünya barışını, yaptırıma bağlanmış adil bir hukuk düzeniyle gerçekleştirmeye çalışmak olabilecektir. Birlik üyesi devletler, birlik üyesi olmayan devletler ve ülkelerle de, ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler geliştirerek, kalıcı dünya barışının sağlanması sürecine katkıda bulunabileceklerdir.
-Birliğe üye devletlerin, kendi aralarında devletler arası ilişkilerini düzenleyecek adil bir hukuk düzenini tesis edebilmeleri ve yürütebilmeleri, kalıcı dünya barışının gerçekleşebilmesi için dünya genelinde kurulması gereken adil hukuk düzeni için örnek teşkil ederek, adil dünya hukuk düzeninin kurulması sürecini hızlandırabilecektir.
-Birliğin bir amacı da, kullanıldığında, büyük çoğunluğunu kadınların,çocukların ve yaşlıların oluşturduğu sivilleri öldürme ve sivillere zarar verme özelliklerine sahip olarak üretilmiş, nükleer silahlar gibi kitle imha silahlarının, dünya genelinde ortadan kaldırılması ve üretimlerinin önlenmesi olmalıdır.
-Dünya üzerindeki istisnasız bütün devletlerin ve insanların öncelikli ve uzun vadeli çıkarları, dünya genelinde adil bir hukuk düzeninin kurulmasını, dünyanın nükleer silahlar gibi kitle imha silahlarından arındırılmasını gerektirmektedir. Keza, iklim değişikliği, çevre kirliliği, salgın hastalıklar gibi halen yaşanmakta olan ve yaşanabilecek küresel sorunlar, bu sorunların küresel organizasyonlar ve koordinasyonla çözülmesini zorunlu kılmaktadır.
-Dünya genelinde adil bir hukuk düzeninin ve kalıcı dünya barışının kurulabilmesi için öncelikli alternatif, zaten bu amaçla kurulmuş olan Birleşmiş Milletler organizasyonunun, Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul’unun yapıları, görev ve yetkileri amaca uygun olarak değiştirilerek, kararları yaptırıma bağlanmış yargı organı veya organları tesis edilerek etkin hale getirilmesi olabilecektir.
-Bütün bunların gerçekleşebilmesi, devletlerin ve ülkeler halklarının kısa ve orta vadeli çıkarları yerine, daha önemli olan, uzun vadeli çıkarlarına daha çok önem vermelerini, bunun dünya genelinde büyük felaketlerin yaşanmasını önleyebilecek, istisnasız bütün ülkeler ve insanlar için bir varlık sorunu olduğu görüşünü ve insanı temel alan bir anlayışı benimsemelerini gerektirmektedir.